GENÇ HAYAT DERGİSİ - SAYI: 22 (MART 2020)

15 tek ve en büyük zararı, yine kendileri görürler. Fakat işçi ile işveren arasındaki dengeyi sağlayanların vaziyeti pek öyle değil… O, dengeyi sağlayamazsa işçilerin hakkına girer. En basitinden 10 işçinin hakkına girse; her birerinin ailesini 4 ile çarpsa 40 farklı insanın hayatına müspet veya menfî tesirde bulunmuş olur. Diğer yandan işverenin hakkına hukukuna riayet dengesini koruyamazsa bu sefer de kötü gidişata sebep olabilir. Yine onca insanın ekmek yediği kapı kapanabilir. Üstelik bunlara bizatihî patronun kendisi de eklenebilir. Bundan mütevellit, denge mühimdir. Hem de her yerde… Velhasıl… Denge sağlayıcı muhasebe elemanı, işverenin yanına gelir. Uygun bir zaman ve zemin yoklamasından sonra işverene, neden haftalık ücret ödediğini sorar. Cevap vermesini beklemeden onu aydınlatıcı konuşmasına devam eder: “Eğer haftalık ödeme yapmaya devam ederseniz bir yılda toplam 52 hafta ödeme yapacaksınız. Bu zamana kadar yaptığınız gibi. Ancak aylık sisteme geçerseniz 12 ay ödeme yapacaksınız. 12 ay ise 48 haftaya denk geliyor. Yani siz haftalık ödeme yaparak her yıl, bir ay fazla maaş ödüyorsunuz.” Tahmin edeceğiniz üzere patronun gözü açılıyor. Şu an sizin bu satırları okurken büyüyen gözbebeklerinizle başınızı salladığınız gibi o da öylece sallıyor başını. “Bu zamana kadar neden kimse söylemedi bize bunu” diyor. Hemen aylık ödeme planı oluşturulmasını ve bundan sonra bu şekilde ödeme yapılmasını emrediyor. Muhasebe elemanı, işçilerle de arasını güzel tutup iyi geçinmek ve onlara bu müjdeyi! vermek maksadıyla yanlarına gittiğinde hoş bir karşılaşma yaşıyor. İşçiler, tebessüm eden yüzleriyle baktıklarında o; değişen ödeme planını arz ediyor. İşçiler pek mutlu, musmutlu oluyorlar. Birkaç gün sonra ise kelimelerin yayılmacı politikası, işçilerin kulağına kadar geliyor ve aylık ödemeye geçilmesinin ardındaki sis perdesi aralanıyor. Yılda 13 ay maaş alan işçiler, yeni sistemle 12 ay maaş alacaklarını anlayınca bu kez de feveran etmişlerdi. Muhasebeci, gelinen bu nihaî durum karşısında şaşkındı. Çünkü her adım doğru atılmıştı. Bu zamana kadar bütün dengeleri gözetmişti. Her hassas noktaya sahip çıkmıştı. Fırçasını ustalıkla kullanan ebrû sanatçısı misali; meydana getirdiği eseri böyle bir neticeyle görmeyi asla tahayyül etmiyordu. Fakat insan, böyleydi. Hep bir anlam arayışı içerisinde olmasına rağmen çoğunlukla neyi aradığını bilmiyordu. Bir şey bulduğunu zannederken aslında başka bir şeyi kaybettiğinin farkına bile varmıyordu..

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=