GENÇ HAYAT DERGİSİ - SAYI: 22 (MART 2020)

14 B ir sanayi sitesinde çalışanlara, yaptıkları işlere mukabil, haftadan haftaya ücret veriliyordu. İşe yeni başlayan muhasebe elemanı da savaşlardaki keşif kolları gibi etrafında gelişen olayları ve yaşanan süreçleri önce keşfetmeye, akabinde ise anlamlandırmaya çalışıyordu. Neticede yeniydi. Tuhaf gördüğü durumlar karşısında dahi sesini çıkarmıyordu. Çünkü biliyordu; damdan düşer gibi mevcut sistem üzerinde ahkâm keserse dikkate alınmayacak. Söylediklerine itibar edilmeyecek hatta belki de işine son verilecekti. Dolayısıyla sözlerinin kıymeti haiz hale gelebilmesi için evvela; kurumsallaşması, kökleşmesi icap ediyordu ki artık, fikirlerini ayan beyan ortaya dökebilsin. Bütün bunların farkında olmakla beraber, süreç içerisinde vakti gelince ortaya sunmak üzere gözlem ve analizlerini de itinayla not ediyordu. İşe, çalışanlardan başladı. Ufak tefek dokunuşlarla, ortaya attığı belli belirsiz cümlelerle, aldıkları ücretten çalışma saatlerine, özlük haklarından mesai ödemelerine, yemek ve ulaşım hizmetlerinden yıllık izinlerine kadar geniş çapta bilgi edindi. Sonra bir şey fark etti: Çalışanlar, ücretlerini aylık değil de haftalık alıyorlardı ve bundan memnun değillerdi; “Neden aylık sisteme geçmiyoruz, haftadan haftaya bir şey anlamıyoruz; paralar geldiği gibi gidiyor, buhar olup uçuyor!” diye hayıflanıyorlardı. Başka bir çalışan söze girerek; “Bu durumun işverenden kaynaklandığını ifade ediyor; eğer aylık sisteme geçerlerse işverenin elinden toplu para çıkacak, haliyle o kadar para çıkınca kalbi dayanamaz.” diye ekliyordu. Genç, dinamik ve tuttuğunu koparan muhasebeci ise müthiş bir irkilme hissiyle gözünü açıyor, kulak kabartıyor ve beyin kıvılcımları hiç birbirine dolanmadan mükemmel mutlulukla ayrılıyordu oradan. Âdeta teyakkuz halindeydi. Şimdi gün, muhasebecinin günüydü. Elinde harika bir fırsat vardı ve bir taşla iki kuş vuracaktı. Hem çalışanların istediği olacak hem de işverenin gözüne girerek büyük sükse yapacaktı. Bazı işlerde denge çok önemlidir. İşveren ve çalışanlar arasındaki dengeyi sağlamak ise başlı başına sanattır. İşçilerin isteğiyle patronun çıkar dengesini gözetmek, sirklerde ip üzerinde yürüyenlerin sağladığı dengeden daha anlamlıdır. Sirkte, ip üzerinde denge sağlayanlara elbette bir şey olmasını istemeyiz fakat ola ki dengeyi kaybedip düşerlerse; burada Yenilik Refleksi Hakan Altunyurt İnsan, böyleydi. Hep bir anlam arayışı içerisinde olmasına rağmen çoğunlukla neyi aradığını bilmiyordu. Bir şey bulduğunu zannederken aslında başka bir şeyi kaybettiğinin farkına bile varmıyordu.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=