GENÇ HAYAT DERGİSİ - SAYI: 23 (NİSAN 2020)

F akir bir köylünün, buğdayı kalmamıştı. Düşündü, taşındı, nihayet köyün en zengini olan Dursun Ağa’dan biraz buğday istemekten başka çare bulamadı. Ağanın hoşuna gitmesi için bahçesindeki kazı kesti, yoldu ve kızarttı. Daha sonra götürüp Dursun Ağa’ya takdim etti. Dursun Ağa, kızarmış kazı aldı ve köylüye dedi ki: - Allah senden razı olsun köylü baba! Kaz getirdiğine pek memnun oldum. Fakat benim bir zevce m, iki oğlum ve iki de kızım var. Şimdi bu kazı, kimseyi gücendirmeden nasıl pay edeyim? Köylü cevap verdi: - Ben pay ederim. Köylü, bıçağı eline alıp kazın kafasını kopardı ve Dursun Ağa’nın önüne koydu: - Sen bu evin başısın, işte sana bir baş. Sonra kuyruğunu keserek hanıma verdi: - Hanımım, sen de evde oturup kilere, mutfağa bakmaya mecbursun. Sana da oturak tarafını veriyorum, dedi. Kazın ayaklarını koparıp oğullarının önüne koydu: - Bu küçük ağalar, baba malını idare etmek için her gün tarlaya, bağa bahçeye giderler. Biz de Üç Olduk Y a s i n O d a b a ş ı Değerli Tavsiye Başkalarına ait olan şeylere açgözlülükle bakıp hırslanmanın sonu, elindekinden de olmaktır. Kanaat gibi bir hazine varken, başkasının geçici dünya malına heveslenmenin, maddiyatı maneviyata tercih etmenin ne manası var? 4

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=