GENÇ HAYAT DERGİSİ - SAYI: 07 (ARALIK 2018)

3 İhtiyaç listemizin başlarında yer alır yemek yemek. Tabi artık ihtiyaçtan ziyade gösterişli bir merasim haline geldi. Aç olunmasa bile üç öğün mükellef sofralar kuruluyor, saatler masa başında heba ediliyor. Stresten yemek, kültür olarak yemek, zevkine yemek, hızlı-yavaş yemek, yemek için yemek… Her şeyi geçtim de; sen ne yiyorsun be kardeşim, belli mi orası? Yoksa; “Helal-haram ver Allah’ım, garip kulun yer Allah’ım…” diyenlerden misin? Bir düşün istersen… “ Hızlı hayatlar yaşıyoruz! Hızlı üretiyoruz, hızlı tüketiyoruz. Bu devirde her şeyin hızlısı makbul. Gerçekten hatır için çiğ tavuk yer miyiz? Giriş yemeği, günün çorbası, ara sıcak, ana yemek, salata, tatlı, meşrubat, çay… Liste uzayıp giderken, midelerimiz havasız, susuz, ruhsuz yüksek binalara benzedi. Yemek yemeyi çok seviyoruz. Öyle ki kimimizin en gözde hobisidir, yemek. Herhalde ondan sebeple; sözlüklerimizde yemekle ilgili 200’e yakın atasözü ve deyim var. İtalya’da bir yazar tarafından kâr amacı gütmeyen bir hareket olarak başlayan ‘Slow Food’; ‘Fast Food’un hızlı yaşam ve yerel yemek geleneklerinin kaybolmasına karşı bir tepki hareketidir. Bu kadar hıza bağlı, bağımlı bir devirde slow food’a fast food karşısında başarılar diliyoruz. Ufak at da civcivler yesin :-) Onca nimet varken elbette onlardan faydalanacağız. Peki, yerken maksadımız, insanlara daha çok faydalı olabilmek, daha güzel işler çıkarmak olsa? Sadece şehirlerimizin mi mimari yapısı değişti? Zaman-ı mazide kalan tek katlı, içi eşit miktarda yemek, hava ve sudan oluşan mütevazı midelerimiz vardı. Atalarımızın torunuyuz tabii. Hatır için çiğ tavuk bile yeriz. Büyük lokma yer, büyük söz etmeyiz. Pilav yiyen kaşığını belinde taşır misali, yemeğe her daim hazırız. Bir soru: Yemek için mi yaşamak, yaşamak için mi yemek? Hacı Bayram Nebioğlu

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=